11 Mayıs 2011 Çarşamba

Öyle ya da böyle

Hayatımızda sadece ilk kararlar bize ait.
Bir kez seçim yapınca, yollar hep aynı kapıya çıkıyor.
Öyle ya da böyle.

Sadece ilk kararı almakta özgürüz.
Sonrasında değil.
Bir seçim yapıyoruz, ve diğer yolda yaşanacakları kaybediyoruz.
Neyi kaybettiğimizi bile bilmeden üstelik.
Ya önümüze ilk çıkanı seçerek,
Fazla düşünmeden.
Ya da bir diğerini.
Kah engellere takılıp, kah engelleri aşarak.
Ya da dolambaçlı yollarda kaybolarak.
Bazen doğru olanı,
Bazen sadece ‘doğru’ sandığımızı,
Kimi zaman da bile bile yanlışı.
Ama sonunda hep gidilmesi gereken yere varıyoruz.
Öyle ya da böyle.

Yani hayatımızın kontrolü bizde değil.
Ne isteyeceğimize karar veremeyiz ama,
İsteklerimize yön verebiliriz en başta.
Mutlu edenin, aradığının ve
Bulmaya çalıştığının peşinden giderek.
Yani önce ‘kendini bilerek’.

Fakat şunu da bilmek gerek;
Son sözü söyleyen bir güç var hep.
Uçurumun kenarındayken; 
Ya nasıl uçacağını öğreten,
Ya da mutlaka aşağıda tutan elinden.
Bir güç var;
Başkasının açamayacağı kapıları kapatan ve başkasının kapatamayacağı kapıları açan.
O kapının arkasına tanıdık heyecanlar ve yeni yüzler saklayan.

9 Mayıs 2011 Pazartesi

Bence hala

Her geçen anın sonunda hala
Alışamadım yokluğuna dercesine
Seni düşünüyorum,
Günde bilmem kaç kez.

Başkalarını koymaya çalışıyorum yerine,
Sevmeye çalışıyorum.
Merak ediyorum;
Bir başkasının, senden başkasının
Tutabilir miyim elini aynı sıcaklıkla
Öpebilir miyim korkusuzca
Bakabilir miyim gözlerinin en derinine
Bulabilir miyim aynı huzuru sarılınca
Atlar mıyım ki boynuna koşa koşa?
Başımı omzuna yaslayınca, güven duygusuyla dolar mı içim
Canım sevgilim diyebilir miyim
Çocukça heyecanlar yaşar mıyım yine
Her şey hem tanıdık, hem yepyeni gelir mi bana
Görebilir miyim kendimi bakınca,
Peki ya seni görür müyüm orda?

Korkuyorum.
Her gittiğim yerde,
Her ‘acaba’ dediğim kişide,
Seni hatırlamaktan korkuyorum.

Ben sana hayatımda ol demiştim,
Hayatım ol dememiştim ki.
Bana öyle geliyor ki,
Ben hala özlüyorum seni.

2 Mayıs 2011 Pazartesi

Ertelenmişlikler

Varla yok arası, olsa bir türlü olmasa bir türlü hissettiren şeyi..
Beni sıkan ya da bekletenleri..
Kötü hissettirenleri..
Manasızca ısrar etmeyi..
Hiçbir işimi halledemeyip, başarısız hissettiğim günleri..
Mesaili uzun geceleri..
Haftada üçyüz gram verdiren rejimleri..
Kendime bulduğum mazaretleri..
Bitirmeliyim, uzatmadan.

Haftalardır planlanan bu yazıyı..
Aylardan beri toplanacak dolabı, düzenlenecek mailleri..
Ya da kitabımı, daha yarısındaki..
Gidilecek yerleri..
Görülecek arkadaşları..
Özür dilenecekleri ve sevilecekleri..
Her Cuma kaçırılan favori diziyi internetten izlemeyi..
Rakı içebilmeyi..
Arabayı yıkatmayı..
Ve aşık olmayı..
Daha fazla ertelememeliyim.

Her seferinde, fazla geldiği için bitiremediğim kahveyi,
Bir küçük boyu ile değiştirmeli artık belki.
Bir gömlek fazla olduğum için taşıyamayanları beni,
Ayağımdaki bir ayakkabı misali
Bir büyük boyu ile değiştirmeliyim.

Geri dönüşümdekileri..
Öznesi olmadığım cümleleri..
Silip atmalı.
Gidip konuşmak yerine uzaktan baktıklarımı..
Vitrinde görüp görüp almadıklarımı..
İyi hissettirmek için çabalayanları..
Kazanmak için uğraşanları..
İçimi ısıtanları,
Baharı yaşatanları da..
Hayatıma katmalıyım, bekletmeden.

Bazen bir değil, iki şans vermeli..
Yarın, dünü hatırlamıcak kadar içmeli,
Sarhoş olmalı ve ayaklarım ağrıyana kadar dansetmeliyim artık.
Bazen yanlışı bile bile,
Sadece canım o an, öyle istediği için yapmalıyım.
Özlem zamanla doğru orantılı diye yüzleşemediğim ne varsa,
Gitmeliyim üstüne, inadına.
Doğru insanı, yanlış kişilerde aramaktan vazgeçmeli..
Kalbimi 'avuçlarımda' taşımamalıyım artık.
'Hayatımda ne bahanelere yer var, ne de boş laflara
Bana böyle gelenlerin de yolu açık ola'
Demeliyim.