15 Şubat 2011 Salı

Doğru insan, yanlış zaman


Bugün; seni tanıdığımdan çok daha fazla olmuş, senden uzakta geçeli.

Tesadüfleri farkediyorum yeni.
Bir bayram sonrası başlayıp, bayram öncesi bitmesi gibi. 2 bayram arası! Tuhaf dimi? Başka ayların aynı günü göstermesi gibi, başında ve sonunda.
Hatırla; izin almam da, çıkmam da, buluşmamız da hep bir stres, hep bir olaydı. Hoş çoğu benden kaynaklıydı, ama o ayrı.

Ya seninkiler, ya benimkiler, ya mesai, ya trafik, ya da tutmayan ders saatleri.
Hep bir şeyler girdi aramıza.
En olmayacak zamanda başlayıp, tamam artık rahat edicem dediğimde de bitti. Tuhaf dimi?
Senle yaşayabileceğim en güzelini yaşarken, aslında kendi içimde en mutsuz, en stresli, en sinirimi birimden çıkarsam zamanımdı. Küçük mutluluklardan büyük sorunlar yaratmam da hep bundandı.

Bu yazdıklarım; bir şeyleri kabul edemediğimden değil, senin o anki heves veya 18 yaşımda kalan aşklarımdan olmadığın gibi.
Bilakis; aşık değildim, gözlerim kapalı da değildi üstelik. Gün geçtikçe sevip, zamanla benimsemekti yaşadığım. Hep aradığım huzuru bulmak, birinin tamamen içime sinmesiydi, emin ellerde olduğunu, güvenle sırtımı yaslayabileceğimi bilmekti.
En önemlisinin; hayata aynı gözden bakmak olduğunu, öğrenmemdi. Hırslarının ortak, değer verdiklerinin bir, sorumluluklarının farkında olmaktı. İçinde kocaman bir çocuk büyütmek, ama çocukça davranmamaktı.

Hiç yapmadığım bir şeydi, bu sefer mantığımla hareket edeyim demek. Bana tamamen yabancı birine şans vermek.  Konuştukça, tanıdıkça kendini bulmak. Ve elimi tutunca sıkıca, bu ‘o’ demek .

Çok zaman geçse de; yastığa kafamı koyduğumda, historia de un amor çaldığında biryerlerde, inci küpelerimi taktığımda, geç çıkılan bir iş akşamında, saçların çok güzel dediğinde birileri, minik tokalarımı taktığımda beraber aldığımız, Kanyonda Numnum'ın o masasında, caddenin her köşesinde; sahilinde, ışıklarında, Kitchnetteki kırmızı şarapta, pizzadan mantarı çıkardığımda, huzurluca uyumayı özlediğimde sarılarak, birileri ‘de’leri bitişik yazdığında yanlışlıkla, sevgilim lafını duyduğumda, her gidişimde Nupera'ya, soslu makarna ve mantı yeniyorsa, fenomen dinleniyorsa radyoda, her yeni film girdiğinde vizyona, gidip gidip magnetlere baktığımda, yollardaki her renault'da, yani hep sen varsın aklımda. Özlüyorum, çok.

Ne hissediyorsam, hep onu yaşadım, her zaman. Bu yüzden yapamadıklarımdan pişman oldum hep. Bu yüzden ‘doğru insan’dın diyebiliyorum hala. Ama zaman yanlıştı, olmayan şeyler vardı, yeni görüyorum.
Heyhat; ‘Doğru insan, yanlış zaman’ yanlış yapıyor yine..
'Seni tanımasaydım' yerine, 'beni tanımana izin vermeseydim keşke' diyorum şimdi.

Hep inanırım; olması gereken olur, eninde sonunda. Doğru kişiyi, doğru zamanda getirmeyi de bilir hayat, eğer yaşanacaksa. Yollar ayrı kalmayacaktır, hisler de aynıysa hala..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder